Bizi Arayın

(+90) 505 632 62 49

Travma, hayatın bir noktasında çoğu insanın karşılaşabileceği sarsıcı bir deneyimdir. Doğal afetler, kazalar, savaşlar, ihmal, istismar, sevilen birinin kaybı gibi olaylar, bireyin psikolojik dengesini derinden etkileyebilir. Ancak travma yalnızca yaşanan olay değildir; kişinin bu olaya verdiği duygusal ve zihinsel tepkiler, travmanın esas boyutunu oluşturur. Travma ile yaşamak; önce onu anlamayı, sonra kabul etmeyi ve nihayetinde iyileşme sürecine adım atmayı gerektirir.

Travmayı Anlamak: Yaşananın Etkisini Fark Etmek

Travmanın ilk etkisi, kişinin “normal” algısını altüst etmesidir. Beklenmedik bir olay karşısında zihin, onu anlamlandırmakta zorlanabilir. Bu, travmanın nörobiyolojik düzeyde bir etkisi olduğunu gösterir. Beynimizin özellikle amigdala, hipokampus ve prefrontal korteks gibi bölgeleri, travmatik yaşantılar sırasında farklı tepkiler verir.

Kimi zaman kişi, olay yaşandıktan sonra olayın detaylarını hatırlamakta zorlanabilir ya da tekrar tekrar o anı zihninde yaşıyor gibi hissedebilir. Bu, travma sonrası stres tepkilerinin bir parçasıdır.

Travmanın etkisi kişiden kişiye değişebilir. Bazı bireylerde yoğun anksiyete, uykusuzluk, irritabilite ve kaçınma davranışları ortaya çıkarken, bazıları donukluk, duygusal kopukluk ve içe kapanma gibi tepkiler verebilir. Bunların hepsi, bireyin travmayı anlamlandırma çabalarının dışavurumlarıdır.

Travmayı Kabul Etmek: İnkârdan Yüzleşmeye

Travmatik deneyimler sonrası bireyde sıklıkla “böyle bir şey yaşanmadı”, “abartıyorum” gibi iç sesler gelişebilir. Bu, savunma mekanizmalarının bir göstergesidir. İnkâr, kısa vadede bireyin ruhsal bütünlüğünü korumasına yardım eder. Ancak uzun vadede bu savunma mekanizması, travmanın işlenmesini engelleyebilir.

Travmayı kabul etmek demek, onu “olumlamak” değil; onun yaşanmış ve etkisi olan bir deneyim olduğunu fark etmek demektir. Kabul süreci, bireyin duygularına alan açmasıyla başlar: Kızgınsa kızgın, üzgünse üzgün… Her duygu, bir şey anlatır. Ve bu duyguları bastırmak yerine tanımak, bireyin kendisiyle yeniden bağ kurmasını sağlar. Kabul süreci aynı zamanda travmanın bireyin yaşam hikâyesine nasıl yerleştiğine dair bir farkındalık da gerektirir.

Travmayı yaşam öyküsünün “bizi bozan” bir parçası olarak değil, bizi dönüştüren bir kırılma noktası olarak görmek mümkündür. Klinik çalışmalarda, bu dönüşümün post-travmatik büyüme olarak tanımlandığını görüyoruz.

İyileşmek: Zaman, Destek ve Yeniden İnşa

Travma sonrası iyileşme, düz bir çizgide ilerlemez. Kimi günlerde birey çok iyi hissederken, bazı günlerde tekrar başa dönmüş gibi hissedebilir. Bu iniş çıkışlar, iyileşme sürecinin doğal parçalarıdır. Önemli olan, bu sürecin bir yolculuk olduğunun farkında olmaktır.

Psikoterapi, bu yolculukta güvenli bir alan sunar. Özellikle bilişsel davranışçı terapi (BDT), EMDR, şema terapi ve beden odaklı terapiler travma sonrası yaşanan semptomların düzenlenmesinde etkili yöntemlerdir. Terapi sürecinde birey, hem travmanın etkilerini anlamlandırır hem de bu etkilerle baş etme becerilerini geliştirir.

Aynı zamanda sosyal destek sistemleri de iyileşmenin kritik parçalarındandır. Travma sonrası izolasyon, bireyin kendini yalnız ve anlaşılmamış hissetmesine yol açabilir. Oysa destekleyici bir ilişki ağı, duygusal regülasyonu kolaylaştırır. Aile, arkadaşlar ya da destek grupları bu noktada önemli bir işlev görür.

Son olarak iyileşme, kişinin yeniden kontrol duygusunu kazanmasıyla tamamlanır. Travma, bireyin dünyaya ve kendine olan güvenini zedeler. İyileşme süreci, bu güvenin parça parça yeniden inşa edilmesini kapsar.

Travma, yaşamın bir parçası olabilir. Ancak bu onun bizi tanımlayacağı anlamına gelmez. Onunla yaşamak, travmayı taşıyabilmek ve zamanla onu dönüştürebilmekle ilgilidir. Bu dönüşüm sancılı olabilir ama bir o kadar da güçlendiricidir. Kendimize nazik davranmak, profesyonel destek almak ve yaşadıklarımızı küçümsememek; iyileşme yolculuğunun temel taşlarıdır.

Referanslar:American Psychological Association. (2020). Understanding trauma. https://www.apa.org/topics/trauma Herman, J. L. (1997). Trauma and recovery: The aftermath of violence—from domestic abuse to political terror (2nd ed.). Basic Books.

Rothschild, B. (2000). The body remembers: The psychophysiology of trauma and trauma treatment. W. W. Norton & Company.

Van der Kolk, B. A. (2014). The body keeps the score: Brain, mind, and body in the healing of trauma. Viking.

Özyanık, T., & Tarlacı, S. (2022). Toplumsal travma döneminde travma sonrası gelişim ve temel inançlardaki sarsılmalar. Gelişim ve Psikoloji Dergisi, 3(6), 121–142. https://doi.org/10.51503/gpd.1041345

Özen, Y. (2017). Psikolojik travmanın insanlık kadar eski tarihi. Turkish Journal of Social Sciences, 1(2), 104–108.

https://doi.org/10.30520/tjsosci.350160

Dursun, P., & Söylemez, İ. (2020). Travma sonrası büyüme: Gözden geçirilmiş son model ile kapsamlı bir değerlendirme. Türk Psikiyatri Dergisi, 31(1), 57–68.

Hazırlayanlar:

Stajyer Psikolog Miray Özgür

Stajyer Psikolog Bahar Yağmur Turan

Stajyer Psikolog Zehra Öztürk

Stajyer Psikolog Mehmet Akif Sevim

Stajyer Psikolog Damla Temiz

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir